28 Nisan 2015 Salı

"İşçi sorunu" hangi sırada yer alsın?

Duran Kalkan HDP bildirgesinde işçilerin daha alt sırada olmasını eleştirmiş, pek çok arkadaş da bu eleştiriye sempatik yaklaşmış. Kanımca bu eleştiri doğru değil.
Öncelikle işçi sorunu bir kimlik sorunu değil. O yüzden işçi sınıfı açısından önemli olan özgürleştirilmesi istenen kimlikler arasında hangi sırada yer aldığı değil, doğru yerine yani ekonomi politikaları eksenine oturtulmasıdır. Kimlik mücadeleleri kimlikleri özgürce yaşamak için verilirken işçi mücadelesi işçi olarak tıkıldığımız alanları parçalamanın ve nihayetinde başkalarının işçisi olmaktan kurtulmanın mücadelesidir; bunlar iki başka alandır ve aynı başlık altında sıralanması zaten yanlış bir yaklaşım. Bu alanda pek çok sosyalistin işçi mücadelesini bir kimlik mücadelesi olarak tanımlama pozisyonuna düştüğünü, böylece tam da kimlik mücadelelerini "liberal" olarak tanımlarken -işçilere yeterince önem verilmediğini söylemek suretiyle- esasında liberal bakış açısına düştüklerini düşünüyorum. Emek mücadelesini derinleştirecek hiçbir perspektif geliştirmeksizin grevlere destek veren, işçi eylemleriyle "destek" ilişkisi kuran, işçi sınıfı mücadelesini aktivizmin bir parçası haline getiren, vs. pozisyonlar bu tarz yaklaşımın neticesi.
Biz emek cephesi için mücadele edenler açısından HDP'nin işçi sınıfına ne vaat ettiği çok da önemli değil açıkçası. Demokratikleşmeye, yani örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasında ve bunun önündeki en somut engel AKP'nin geriletilmesinde rol alması bile yeterli. (Bunun dışında CHP'nin ve HDP'nin asgari ücreti yükseltme gibi ekonomik vaatleri yoksulluğa mahkum olmadığımızı işaret etmek açısından hayırlı ama o kadar hayati değil. Gelişkin bir emek mücadelesi olsa zaten bu talepler tabandan yükselir ve daha gerçekçi olur). Gerisi emek mücadelesini veren emekçilerin katedebileceği yol.
Bu yaklaşımı geliştirmezsek ve "özgürleşecek kimlikler" sıralamasını bu kadar önemsersek kimi öne kimi arkaya alacağız? Açıkçası en arkaya düşecek "Beyoğlu marjinalleri" olacaktır ve ben bu açıklamanın biraz da hükümet cephesinin "Kürtlerden daha çok lezbiyenlerden bahsediyorlar" açıklamasına bir cevap olduğunu düşünüyorum. Eğer daha derin bir yaklaşım geliştirmeden buraya düşersek halkın gerici yanlarına teslim olmuş buluruz kendimizi. Eğer kimliklerin sıralaması sayısal güçleriyle belirlenecekse Süryanilerden, Ermenilerden filan da sarfı nazar etmemiz gerekecek. Eğer sayısal güçleriyle değilse bu sıralama neye göre belirlenecek?
Velhasılıkelam, çözüm kimliklerin nasıl sıralanacağını düşünmekte değil, her şeyi yerli yerine oturtmakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder