6 Kasım 2014 Perşembe

Kader Ortakaya'nın öldürülmesi

Silahlı IŞİD'liler Suriye'den Türkiye sınırına yanaşacak, sıcak bir sohbet kurulacak, ardından bu sıcak sohbetin "uyarı amaçlı" olduğu açıklanacak. Sonra Türkiye'den silahsız bir kadın Suriye sınırına yanaşacak, Kobané'yle dayanışma için sınırı aşmak isteyecek, üzerine ateş açılarak "uyarılması" neticesinde öldürülecek. Aynı esnada hükümet ve koca basın makinesi "çözüm sürecini Kobané eylemleri bozdu" söylemini işlemek için istikrarlı bir şekilde çalışacak. 
Basın makinesi -fikir üretim merkezleri- Kobané eylemlerinin yanlış olduğunu kabul ettirmek için işliyor. "Kabul ettirme"yi vurguluyorum, çünkü bu söylemin geniş toplumsal kesimleri "ikna etmek" için değil, bu eyleme hak verebilecek kesimlerin -mesela liberallerin- eylemlerin yanlışlığını "kabul etmesi" için dolaşıma sokulduğunu düşünüyorum. Bu mesafe koyma, toplumsal güçleri yeniden konumlandırma çabasıdır. Kısmen de olsa işe yarıyor, "o da yanlış, bu da" söylemleri ortada dolanıyor.
Eylemlerin tuzak olduğunu söyleyenlere karşı ısrarla esas tuzağın eylemlerden korkutmak olduğunu savunmalıyız: İşte 12 Eylül'ün ruhu bu, dipdiri. Ortada bir provokasyon varsa ben bundan sorumlusunu bulmadığı müddetçe devleti sorumlu tutarım. Hele ki Kobané'yi gündemden çıkarmayı ne kadar kuvvetli arzu ettiği bilinirken. Kobané eylemleri Rojava devrimine katkı sunmuştur, lekelenmek istenen de Kobané'ye destek verme isteği.
Kobané eylemleri yanlış da boşuna da değildi ve bu kadın boşuna ölmedi. Kobané, hükümetin gözleri oradan ayırma çabasına karşın gündemimizdir, önce işgalcilere direnen yerli halk olarak sonra da ulus devleti aşabilecek bir insan cumhuriyeti kurma girişimi ve her devrim gibi kendi programını aşan umutlar yaratan bir eylem olarak çeşitli şekillerde selamlamaya devam edeceğiz.


Sınırda askeri müdahale: Bir kişi öldü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder