Remzi Kitabevi çalışanları sendikaya girdiği için işten atıldı, boykot
var. Burada, kuru bir tüketici tavrının ötesinde sınıfsal bir tavır
almanın, emek cephesi adına bir mevzi kazanmanın imkanı yaratılamaz mı?
Şöyle söyleyeyim, bütün basın yayın camiası örgütlenme hakkı karşısında
boyun eğmeye çağrılamaz mı? Öncelikle şunu kabul ederek başlayalım,
çalışanların örgütlü olmaması başından itibaren bir baskının neticesi.
Yoksa kim toplu sözleşme yapma hakkını istemez allahaşkına!
Çalışanlara, "Maaşını ve bütün haklarını sadece patron mu belirlesin,
yoksa önce iş arkadaşlarınla konuşup patronunla pazarlık yapmayı mı
tercih edersin?" diye sorulmuş da; çalışanlar, "Vallaha patron ne derse o
olsun" cevabını vererek demokratik hakkını kullanmış gibi konuşuluyor
bu konu. Bir kurum demokratik olduğunu mu ispat etmeye çalışıyor; önce
çalışanlarının örgütlenme hakkına boyun eğsin. Remzi Kitabevi, Birgün,
vs. hiç fark etmez. Ayrıca örgütlenme hakkı ifade özgürlüğünün gerçek ve
tek güvencesidir ki, bu bütün sektörü yakından ilgilendiren bir konu.
Basında çok açık görünüyor, "güçlü patron" iş ilişkilerini sürdürmek
için çalışanlarını kurban ediyor kolayca. Burada sansüre ve otosansüre
karşı güvence çalışanların örgütlenmesi olabilir ancak. Biz hakları
kategorize edince aralarındaki ilişkileri unutup gözardı ediyoruz,
bunları hatırlamak lazım. Mesela hakim ve savcıların hür ve vicdanlarına
uygun çalışabilmeleri için iş güvenceleri sağlanmıyor mu? Gazeteciler
farklı özellikler taşıyan bir ırk değilse, onlara iş güvencesi
sağlanmaması özgürce çalışmalarının istenmediği -her şeyi
yazamamalarının güvenceye alınması- anlamına gelir. Burada kültürel
üretim alanına özgü bir mücadele yöntemi geliştirilebilir,
geliştirilmeli. Kültürel alan doğası gereği -tersanelerden farklı
olarak- demokrasi talep etmek ve demokrasiden beslenmek durumunda çünkü.
Çalışanlar örgütlenir, örgütlenemiyorsa bir baskı vardır ve bu o
kurumun demokrasi ayıbıdır. Emek piyasasının çok az bir bölümü bu hat
üzerinde mücadele edebilecektir tabii ki, ama bu durum küçümsenmesin.
Dediğim gibi bu bir mevzi ve mevzilerin önemini belirleyen
büyüklüklerinden ziyade alan hakimiyetleridir. Demokrasinin siyasetin en
hegemonik kelimesi olduğu ve hatta siyasetin demokrasi kelimesine
indirgenerek içinin boşaltıldığı bir çağda bu alana emek cephesinden
yana bir giriş yapma mücadelesi anlamlı olur diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder