24 Ağustos 2014 Pazar

Remzi Kitabevi boykotu: Demokrasiyi emek cephesinden yana kullanmak

Remzi Kitabevi çalışanları sendikaya girdiği için işten atıldı, boykot var. Burada, kuru bir tüketici tavrının ötesinde sınıfsal bir tavır almanın, emek cephesi adına bir mevzi kazanmanın imkanı yaratılamaz mı? Şöyle söyleyeyim, bütün basın yayın camiası örgütlenme hakkı karşısında boyun eğmeye çağrılamaz mı? Öncelikle şunu kabul ederek başlayalım, çalışanların örgütlü olmaması başından itibaren bir baskının neticesi. Yoksa kim toplu sözleşme yapma hakkını istemez allahaşkına! Çalışanlara, "Maaşını ve bütün haklarını sadece patron mu belirlesin, yoksa önce iş arkadaşlarınla konuşup patronunla pazarlık yapmayı mı tercih edersin?" diye sorulmuş da; çalışanlar, "Vallaha patron ne derse o olsun" cevabını vererek demokratik hakkını kullanmış gibi konuşuluyor bu konu. Bir kurum demokratik olduğunu mu ispat etmeye çalışıyor; önce çalışanlarının örgütlenme hakkına boyun eğsin. Remzi Kitabevi, Birgün, vs. hiç fark etmez. Ayrıca örgütlenme hakkı ifade özgürlüğünün gerçek ve tek güvencesidir ki, bu bütün sektörü yakından ilgilendiren bir konu. Basında çok açık görünüyor, "güçlü patron" iş ilişkilerini sürdürmek için çalışanlarını kurban ediyor kolayca. Burada sansüre ve otosansüre karşı güvence çalışanların örgütlenmesi olabilir ancak. Biz hakları kategorize edince aralarındaki ilişkileri unutup gözardı ediyoruz, bunları hatırlamak lazım. Mesela hakim ve savcıların hür ve vicdanlarına uygun çalışabilmeleri için iş güvenceleri sağlanmıyor mu? Gazeteciler farklı özellikler taşıyan bir ırk değilse, onlara iş güvencesi sağlanmaması özgürce çalışmalarının istenmediği -her şeyi yazamamalarının güvenceye alınması- anlamına gelir. Burada kültürel üretim alanına özgü bir mücadele yöntemi geliştirilebilir, geliştirilmeli. Kültürel alan doğası gereği -tersanelerden farklı olarak- demokrasi talep etmek ve demokrasiden beslenmek durumunda çünkü. Çalışanlar örgütlenir, örgütlenemiyorsa bir baskı vardır ve bu o kurumun demokrasi ayıbıdır. Emek piyasasının çok az bir bölümü bu hat üzerinde mücadele edebilecektir tabii ki, ama bu durum küçümsenmesin. Dediğim gibi bu bir mevzi ve mevzilerin önemini belirleyen büyüklüklerinden ziyade alan hakimiyetleridir. Demokrasinin siyasetin en hegemonik kelimesi olduğu ve hatta siyasetin demokrasi kelimesine indirgenerek içinin boşaltıldığı bir çağda bu alana emek cephesinden yana bir giriş yapma mücadelesi anlamlı olur diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder