Bir gazete hakkını arayan işçi eylemini neden ve nasıl hayat sayfasında yayınlıyor? Bunun bir çok sebebi olabilir -mesela en iyi niyetli yorum bu sayfa çalışanlarının oldukça duyarlı olması- ama hala soru yanıtlanmış olmaz. Misal, işçiler ekonomi sayfasına neden giremiyor? Neden patronlarının eşiti olarak karşılarına çıkamıyor? Patronu soyunsaydı magazin- gündem sayfasında yer alacaktı, buna karşılık işçi nasıl ve nerede görünüyor? (Bir senaryo uyduralım: işçileri "çok şey isteyen" bir holding patronu "İşçilerime her şeyimi feda ettim, daha ne yapayım, holdingi batırıp onları aç mı bırakayım," desin ve her şeyi verdiğinin sembolü olarak basının karşısında kıyafetlerini çıkarsın. Bu, basın tarafından onun "renkli kişiliğinin tezahürü" olarak sunulacaktır. Buradan da fikir vermiş olayım, sıkışırlarsa yapsınlar, gerçekten böyle olacak) İşçi nasıl görünüyor, basında nasıl temsil ediliyor sorularının temelinde bambaşka bir mesele yatıyor: İşçi kendini mi anlatıyor, yoksa görünüyor mu? İşçinin toplumsal varlığı görünmekten ibaretse onu kim gösteriyor? "Bu paraya çalışmıyorlar, bir de işsiziz diyorlar" gibi haberler kimin sorunlarını dillendiriyor? Habercilerin mi? belki "Google'da çalışma koşulları" gibi haberler onların -hiç gerçekleşmeyeceklerini bildikleri- arzularını dile getiriyordur, ama bu habercilerin değil, bir fikriyatın dili. Bunlara karşılık toplumu siyasileştirdiğini düşündüğümüz bütün haberler (yolsuzluk, Gülen-hükümet, vs.) hızla apolitikleşiyor/ bir iktidara boyun eğmekle başka bir iktidara yakalanmak arasında salınıyor. AKP ve CHP zaten bu meselenin ana ekseni, BDP/HDP de bu eksenden çıkamıyor-bir parti olarak çıkamaz, bir hareket olarak çıkabilir (MHP'yi saymıyorum bile, o bir parti değil, bir tepki/karşı çıkma/direnenlere direnme kulübü. Bir fikri yok ve tarihi boyunca hiç olmadı, bu yüzden hep kolaylıkla manipüle oldu ve "Bizi kullandılar," diye ağlayıp durdu). İktidar veya iktidar adaylarından herhangi biri bize -cevabı kendisinde saklı- sorular yönelttiğinde (yolsuzlukları kim yaptı, bilmemne sorununu kim çözdü, istikrarı kim getirdi, vs.) cevap verme telaşına girmek değil, "Bu soru kimin sorusu ?"diye düşünmek gerekiyor. Benim/bizim sorunlarımız neler? Ve elbette anketler de bizim siyasi yelpazenin neresinde olduğumuzu göstermek için yapılıyor, bizi dinlemek için değil. siyasi gösterinin parçaları basın sayesinde tamamlanıyor

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder